Alman Japon Çin Enerji Green Kapitalizm İçin
Alman Japon Çin Enerji Green Kapitalizm İçin...
Bu konu çok derin ama ben yeşiller özelinde ele alacağım.
Nükleer konusu yeniden gündemimizdeyken açık yeşillerle (yeşiller partisi , yeşil sol parti) Birleşik yeşiller ve Radikal yeşiller olarak, birçok konuda farklılıklarımızı artık dile getirmek gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan en önemlisi enerji konusu;
2000'li yılların başlarında "Güneş, Rüzgar Bize Yeter" diyorduk.
O zaman biz Bozcaada'ya gider, memlekette hepi topu numune olarak bulunan rüzgar güllerini gezerdik.
Güneş enerjisi için de mekanik kullanım, çatılarda borularda gezen suyun güneş enerjisiyle ısıtılması yöntemi zaten Anadolu ve Trakya'da yaygın durumdaydı.
Güneş panelleri ve depolamak için aküler, piller son derece pahalıydı ama bunu da kömür ve nükleer lobilerinin engellemesine, yatırımların petrole carbona yapılmasına bağlıyorduk.
Çernobil'in yıldönümlerinde yaptığımız mitinglerde de Güneş rüzgar bize yetiyordu...
2008 oldu. Aramızdaki Alamancıların foncuların yaptıkları "demokratik" operasyonlarıyla yalnızca yeşillerin yürütmesinden ya da kurulan parti çalışmalarından değil, kurduğumuz "yeşil gazete"den, yeşilsol söylemden ve sloganlarımızdan da olduk. "10 ilke"mizden, taban demokrasisi için yılların deneyim bilgi birikimi ve hünerlerimizle yoğurduğumuz geliştirdiğimiz tüzüğümüzden de olduk. Parti kurulmadan hemen önce yerel mücadeleleri Gezi'nin merdivenlerinde toplayıp partiye doğru oluşturduğumuz birlik de tarumar edildi.
Bu tozduman arasında mücadeleye devam ettik.
Bir taraftan "Yeşil Sol Manifesto" toparlandı. Bir taraftan birlikte "Yeşil Kızıl Buluşma (Red and Green Alternative) RAGA'yı yaptık.
Paramız pulumuz yoktu ama Güneşten aldığımız enerjiyle ve Rüzgarı da arkamıza alarak yola devam ettik.
Ülkenin koyu yeşilleri olarak rüştümüzü ispat etmiştik ve değişik gruplarla işbirlikleri geliştirdik.
"Yarın dergisi"yle geliştirdiğimiz işbirliği ile "uzunca bir süre "Yeşil Dergi"yi çıkardık.
Anarşistlerle işbirlikleri üzerine de "Direnİstanbul Ekoloji Grubu"yla temsilcileri istanbul'a Maçka'ya gelen "IMF ve Dünya Bankası Karşıtı" protestoları düzenledik. Hayvan özgürlüğü inisiyatifuyle Hastal Hayvan Barınağı katliamını protesto ettik.
Ardından bu çabalardan Karadeniz İsyandadır, Yeryüzüne Özgürlük hareketleri doğdu. Burada Heslere karşı mücadelede ve kanserden kırılan karadenizlilerin Çernobil mitinglerine el atmasına önayak olduk.
Kadıköy'de, "25 Nisan Mitingi"ni yerellerle birlikte örgütledik.
Bu miting enerji konusunda bir dönüm noktası oldu. Çünkü RES'ler GES'ler ülkeye azgın kapitalist anlayışla sokulmaya başlanmış, dünyada da muaazzam verimli tarım alanları biyogaz için ekilir olmuş, uçsuz bucaksız alanlar Güneş panelleriyle doldurulmuştu.
Derelerin betona bulanması suların yataklarından koparılıp kanallara hapsedilmesi, yine devasa alanlar kaplayarak endüstriyel tarzda Güneş panelleri tarlalarıyla gelişen dönüşüm bizleri bu alanlarda yeni düşünceler üretmeye itti.
Enerji enerji, diye bize dayatılan kapitalist enerji ihtiyacı vardı ve endüstriyel enerji üretim tarzları asla hiçbir alanda yaşamı dikkate almıyordu.
Buna karşı 25 Nisan 2010'da Karadeniz isyandadır'da,"Yaşamı yokeden enerjilere karşıyız" sloganını geliştirdik.
O dönem bu değişim liberaller dışında herkesin dikkatini çekmiş ve önemsemişti.
Yeryüzüne Özgürlükle yapılan çalışmalarda da "Hayvan Özgürlüğü" düşüncesiyle öne çıkan Burak Özgüner "Yeşil Diyalog"un bir parçası olmuştu.
O zamandan beri açık yeşiller bu kırılmayı asla anlamadı. Liberallerin dümen suyunda, "Güneş, rüzgar bize yeter" demekten vazgeçmediler.
Günümüz Türkiye'sinde artık Güneş panelleri, aküleri pilleri, şarj istasyonları vb yatırımlar güçlü şirketlerin endüstriyel yaygın yüksek karlı alanları haline geldi.
Birçok yerli firma Alman, İngiliz, Japon ortaklarıyla bu alana hızla daldılar. Şimdi Güneş, Rüzgar propagandası yapan gruplar bu şirketlerin para vermeden reklamını yapan ajanslar gibi bir duruma düşüyorlar.
İşim gereği enerji alanında faaliyet yürüten bir firma sahibiyle yaptığım görüşmede ciddiyetle, "Bu arkadaşlar (Güneş rüzgar diyenler,) bizim bedava reklamımızı yapıyorlar. Gelsinler bari onlara para verelim." dedi.Utansam mı kızsam mı herşeye rağmen açık yeşilleri de savunsam mı bilemedim.
İşler buraya kadar gelmişken enerji konusunda yeniden tüm boyutlarıyla düşünmek tartışmak gerekir. Almanlar yeşilleri yarattı ama görünen o ki, tutsak da aldı. Ülkemizde onlardan aldıkları fonlarla yürüyen açık yeşiller de acaba yeşil kapitalizme tutsak mı?
Şimdi Green kapitalizm zamanı! Almanlar Dünya'ya ve Türkiye'ye yeşil kapitalizmi yayarken açık yeşiller bizim eskimiş Güneş Rüzgar sloganımızla kime hizmet etmeye devam edecek?
Biz biz olalım, bir olalım birlik olalım. antikapitalist üretim paylaşım yollarından vazgeçmeyelim. Gezegenimizde hala doğal yaşam olanakları varken bu gezegene endüstriyalizmin ve dahi green kapitalizmin ölü gezegen muamelesi yaparak yaşam alanlarımızı Mars şantiyeleriyle doldurmasına izin vermeyelim.
mca, 30mart2022

Yorumlar
Yorum Gönder